Sayfalar

21 Eylül 2012 Cuma

Bern..



İnsan yaşadığı yeri niçin sever? Çünkü başka çaresi yokturda ondan sever.. diye bir replik vardi, Vizontele filminde.. 

Başka çarem olmadığındanmı bilinmez ama ben çok seviyorum bu yaşadağım şehri.. Bir keresinde Serpille konuşurken, yine ben bu şehirde yaşamayı seviyorum dediğimde, ne güzel şeydir, insanin yaşadığı şehri sevmesi demişti.. O kadar derin söylemiştiki bunu, neden, sen sevmiyormusun yaşadığın şehri diye soramamıştım bile..

Rivayete göre bundan çoook uzun yıllar önce, yani 1100 lerde falan, o zamanın avcıları o zamanlar meşe ağacları ile kaplı olan bu Aare yarımadasında yerleşirken, ilk vurduğum hayvanın adını verecegim demiş. Ve ilk vurdukları hayvan kocaman bir ayı olmuş.. Bär. Zamanla Bern olmuş.. Bu bir rivayet, gerçekliği kanıtlanmamış. Ama sembolü bile ayıdır.. 

Bern sanki hergün başka görünür bana.. Çok farkı bir şehirdir. Yormaz insanı.. Sakindir.. Orta çağdan kalma binaları, çeşmeleri,köprüleri ile tarihi bir havası vardır.. Her mevsim çok güzeldir ama, kayak yapmayacaksanız, Bern ve çevresini gezmek için en ideal dönem Mayıs-Eylül arasıdır.. Ölmeden önce yapılacak 101 şey kitabı vardı, 102. şey olarak o kitaba eklenmeli bence.. Gerçekten!!!!

Uzun zamandan beri yapmak istediğim bir şeyi yaptım dün.. Hava güneşli ve berrak olunca uzaktaki Alplerin görüntüsüyle Bern muhteşem oluyor.. İşte bu herzaman olmuyor.. Dün fotograf çekmek için ideal bir gündü.. Fotograf makinamı kaptığım gibi Bern şehir merkezine attım kendimi.. 
benim gözümden ve objektivimden Bern'i anlatmaya çalışacağım.. 
Bu Resim Internetten
Şimdi adım adım fotoğraflarla gelin birlikte gezelim.. Gezime hemen Bern (Bahnhof) tren istasyonunun yanindaki Lorraine köprüsunden başladım.. Aare nehri Bern Altstadtı U şeklindeki akışı ile adeta kucaklayan bu şehri yarımada gibi yapmış.. 18 köprüsü olduğunu bende bugün ögrendim:) belli başlı olanları biliyordumda, henüz üzerinden geçmediğim köprülerde mevcut.. Lorraine köprüsünden bu fotoğrafları çektim.. 
karsida Alpler var ama görünmüyor..

Objektif degistirdim, Alpler göründü..

Daha yakindan
Sonra şehir merkezine dogru ilerlerlerken bu Bern sanat müzesini gördük.. Görkemli bir bina olduğunu zaten hep görüyordum.. Ama bunca yıldır bu şehirde olupta hala girmediğim bu müzeye utanarak, görüşmek üzere diyerek yine yanından teğet geçtim.. 
Sanat Müzesi

Parlameto binasına geldim.. Benim bu şehre yerleştiğim zamanlarda parlamento binasinin önündeki fıskiyeler yoktu.. Sonradan yapıldı. Bu yerden fışkıran fiskiyeler 26 tane olduğunu ve 26 kantonu ( bölge, eyalet) temsil ettigini biliyormuydunuz.. Ve yere döşenen taşlar keza 26 kantondan getirtilerek döşenmiş.. İsvicre 26 Kantondan oluşuyor.. Ve adını latinceden Confoederatio Helvetica ( helvetler konfederasyonu) almış. Isviçre genelinde 4 resmi dil olduğu için, ve hiç birine öncelik tanımamak adına, ülkenin resmi kısaltması CH dır.. Bernde resmi dil almancadır.. Ama kendi aralarında diyalektleri olan Berndütsch almancası konuşurlar.. Ülkenin tek bayrağı olup, 26 kantonun kendine özel flamaları vardır.. Bern'in flamasının üzerinde tahmin edeceğininiz gibi ayı resmi vardır.. Ülkede hemen hemen herkes almancanin yanı sıra fransızca,  ingilizce ve italyanca konuşur. Okul sistemlerini seviyorum.. Almanca, fransizca ve ingilizce zorunlu ders olarak verilmektedir..  Çok dilli bir eğitim. Bir dil bir insan, iki dil iki insan, derim ben hep. 
İsviçrenin nüfusu 7.5 milyon, Bern nüfusu 133 bin civarinda olup, Bern kanton olarak 350-400 bin dir. Para birimi Frank (CHF)en küçük para birimi 5 Rappen'dir.. Yönetim biçimi; doğrudan demokrasi.. Bu sosyal ve siyasi bilgileride verdikten sonra geziye devam edelim..
Palamento binasi

Marktplatz dan başlayıp 3 paralel cadde aynı tarihi mimarisi ile Ayılar çukuruna kadar iner ve 7 km dir. 
Alışveriş merkezi olan bu üç caddede kemerli sütunları ile yağmurlu havalarda bile ıslanmadan o caddelerde alışveriş ve gezme olanağı tanıyor. Zaten bu caddeler Bern altstadt olarak 1983 ten beri Unesco, dünya mirası olarak listeye alınmış.. 
Gözetleme kulesi


Geçmişte hapishane ve gözetleme kulesi olan bu Görkemli yapı gümüzde politik ağırlıklı sergiler ve etkinlikler yapılıyormuş.. Altgeçidi olan bu binadan artık Marktgasseye giriş yapılıyor.. Sadece yaya değil, tramvay ve belediye otobusleride buradan geçiyor.. Bu yapı saat kulesinden sonra ikinci önemli kule olduğu gibi yine ikinci giriş geçidi olma özelligini taşıyor. 

Kramgasse

Aynı cadde üzerinde ilerleyince yine Bern'in önemli bir kulesi karşılıyor Marktgasseden gelenleri.. Zytglogge, saat kulesi.. Bu kulede çook önceleri hapishane ve gözetleme kulesi imiş. Sonradan saat kulesi yapmışlar.. Bernin sembolu haline gelmiş.. Her saat başı turistelerin özellikle japon turistleri kulenin önünde ellerinde fotograf makinaları görmeniz mümkün., çünkü her saat başı küçük bir gösteri yapılıyor.. Ben yıllardır bu gösteriyi bilmeden yaşadım desem:)) oradan geçerken bu insanlar nereye bakıyor böyle kafaları yukarda, agızları açık dedim.. Bi keresinde denkgeldim tesadüfen.. En tepede bir soytarı elindeki tokmağı saat kaçı gösteriyorsa o sayı kadar çana vuruyor. Sonra bir horoz, ve başka figurler dönüyor.. Çokta büyütülecek bir olay degil ama, turist çekmeyi iyi beceriyor bu isviçreliler:))

Einstein camdan bakiyor..

Sonra Kramgasse sokagı başlıyor.. Ünlü fizikçi Albert Einstein'in yaşadığı sokak.. 1903-1905 yillarında eşi Milevave çocuklari Hans Albertle yaşadığı o ev artık müze olmuş.. 50 yılda otursam şu evde müze olmazdı, cünkü niye, fizikçi degilimde ondan:) İkinci katta 2 odalı bir ev. O dönemin stiline göre döşenmiş. Geçen yıl gitmiştik Cansu ve Serpille.. Aylardır ziyarete kapalı.,  Çünkü ağır su baskınına maruz kalmış.. Tadilat yapılıyor..Açıldığında gider ve görür ve bilgilendiririm merak edenleri.. 

resim internetten

Sonraki durağım Münsterplatz, Münster  kilisesi.. Bu kilisenin özelliği ise, ortaçağın sonlarında yapılan, sadece Bern'in değil İsviçrenin en yüksek yapısı olması.. Ön cephesinde ünlü heykeltraş Erhard Küng ün "son yargı" isimli heykelcikleri ile donatılmış. Tam 234 tane.. Sayamadım ama öyleymiş.. 
Aynı şekilde Unesco dünya mirasi.. Yer olarak tam Aar nehrinin kıyısında, altstadtın içinde.. Arka avlusu Matte nehire bakıyor ve insanların uğrak yeri.. Cansununda aşık olduğu yer;))


Orada oturup pembe şarabımı içerken çektiğim fotografları düşündükçe yüzüm gülüyordu.. Elbette profesyonel değil, açılar maçılar çok acemice ama fotoğraflar bence işte.. 

Daha çok yeri var gezilecek,görülecek, yazılacak.. İki saatte anca bu kadar gezebildim.. 

Ve geziye başladığım yer olan Marktplatza geri geldim.. Hava güzeldi ama alacakaranlık olmuştu.. Elisabethle ilk kez Bernde buluşmuştuk.. Acıkmıştıkta.. İlk kez Santa Lucia'da pizza yedik.. Çok güzeldi. Gecede bir başka güzel Bern.. Ama saat 22.00 den sonra iyice tenhalaşır büyük caddeler bile. Bir sakinlik çöker koca şehre..


Seviyorum Bern'i..
(Resimlerin üzerine TIK layinca büyüyor) :))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder