Sayfalar

11 Kasım 2015 Çarşamba

Evet, Ölümler hep aynı yere düşer..


"Ölüm hep bize mi düşer? Kazansak ölüm, kaybetsek ölüm" diye haykırıyordu bir ses bi kaç gün önce. Duydum ben o sesi. Bu sefer Silvan'dan geliyordu. Silvan'ı ilkokula gittiğim senelerde duymuştum. Dayım askerliğini orada yapmıştı. Acaba orası neresiydi ki? Çok uzak bir yer olmalıydı. Bugün ben o zaman bulunduğum yerden daha uzağım Silvan'a. Ama işte o sesler geliyor duymak isteyene. Kısa süre önce Cizre'den yükseliyordu bu sesler, seçim öncesiydi. Hani bir ana'nın yavrusunun cesedi kokmasın diye buzlukta yada buzlarla sakladığı dönemdi. Hani yine kokmasın diye "Çözüm Süreci'ni" buzdolabına kaldırdıkları dönemdi.. 

Düşün, biri soyut bir kavramı buzdolabına kaldırıyor, bir diğeri evladının cesedini! 

Siyasette söylenilen her kelimenin bir anlamı olduğunu anladım artık. Hani satır araları okunur ya, öyle bir şey işte. Kolayca kıvırmak için benzetme örnekler verilir. Örneğin, bitirdik yerine, rafa kaldırdık, dondurduk, veya şimdilik söz konusu değil, gibi. Bunlar hep ilerde yeniden kullanılmak üzere kurulmuş sözcüklerdir. Tıpkı şu günlerde başkanlık sistemi'nin yeniden konuşulduğu gibi. Bir kaç yıl önce bu konuda. "Böyle bir şey şimdilik söz konusu değil" diyorlardı. Burada önemli olan kelime "şimdilik" ti. Insanları geçiçi süre rahatlatmak. Ama yeniden gündeme geleceğini ben biliyorum, sen biliyorsun, ve bizim gibi düşünenler biliyor. Ya diğerleri, onlar bilmeden zaten herşeye evet diyor. Ve geldide zaten. Bugün bile, yani 10 Kasım'da bunu bi araya sıkıştırdı. Ve buda olacak, bunu biliyorum. Ha, kaç kişi o öldüğünde SAYGI duruşuna geçecek, onu bilmiyorum. 

"Çözüm Süreci" dedikleri şeyde, sadece bir kandırmaca. Adına önce "Çözüm Süreci" dendi, sonra "Demokratik Açılım", şimdi "Milli birlik ve Kardeşlik Süreci" oldu. Sürekli kelimelerle oynama. İçine bir "milli birde kardeşlik" koyarsak, tutar lan bu bi süre, sonra tutmazsa zaten buzdolabında dondurduğumuz süreç vardı, adı ne olursa olsun, onu tekrar çıkarır, ısıtır insanları oyalarız, şimdilik bu duble döşediğimiz yollara, onlar mayın döşemişler, deriz. kandırıldık mağduriyeti ile bir süre giderimiz var nasıl olsa diye gidiyorlar. Orada ölen gençler "şehit" olan askerler onların oğlu değil nasıl olsa. Hepsi kandırılıyor. Bu apaçık kendi yönetim biçimlerinin acizliğini ülke insanının anlayışı ile alay etmek, ve onları oyalamak gibi geliyor bana. Bu hem Kürt kardeşlerimize bir parmak bal, yada balsız işaret parmak göstermek, hemde diğer hepimize. Ortam, siyaset neyi gerektiyorsa ona göre parmak çalarım/gösteririm diyor açıkça. Nabza göre şerbet vermeyi çok iyi biliyorlar. Tabiki ülkenin yüzde 51,5 uğu o şerbeti sevmiyor.  Ha değil şerbet, nabza göre şarap verselerdi yine olmazdı. Çünkü ne zaman iyi bir şey yaptıkları düşüncesiyle bir şey yapsalar altından mutlaka bir Çapanoğlu çıkıyorda ondan. Böyle güvensizlik var diğer 51,5 ta. En azından bende. 

Mesela, seçimlerden sonra neden bi kaos yok? Neden ışid veya deaş bombalar patlatmıyor? Hükümet'te şimdi bunlar oldukları için mi? Daha önce kim vardı? Biraz beyninizi düşünmeye zorlarsak buluruz.. Ama kullanılmayan beyin nasıl zorlanır, işte onu bende bilmiyorum. "Işlemeyen demir pas tutar" ya hani. Ne bileyim atasözlerinden başlasak mesela okumaya. Hafif ve suni değilde, basit ve doğal düşünsek.. Bu ikisi arasındaki farkı bulamıyorsak, önce onu bulmaya çalışsak mesela. 

Hani yukarıda, sen öldükten sonra kaç kişi SAYGI duruşunda bulunacak bilmiyorum, dedim ya? Aslında biliyorum. Hiç kimse. Çünkü neden biliyor musun? Sen en az 3 en çok 5 çocuk doğurun diyorsun ama, çocuk sevmiyorsun, gençleri ciddiye almıyorsun, onları fazla düşünüyor diye öldürüyorsun. Ilk gördüğümüz gence ne zaman evleniyorsun, diye soruyorsun? Bir çocuğu severken bile ona eğilmiyorsunuz, o kanli ellerinizle çocuğun kafasını yukarı kaldırarak, yani kendi hizanıza getirerek sevgisizliğinizi gösteriyorsunuz. Beceremiyorsunuz sevmeyi. Öyle sırıtıyor ki! Siz Rabia yi seversiniz, Cemile'yi değil.. Ayaz bebeği değil.. Zaten Berkin'i hiç değil. Çünkü onun sapanı vardı.. Ben Rabia' yıda seviyorum, Cemile'yide, Ayaz'ıda. Cemile'yide ve diğer çocukları. Çünkü onlar çocuktu. Çocuklara ve Gençler'e gelecek sunmuyorsak ve sevmiyorsak öldükten sonra anılmayız. Belki mezarımıza bile işerler. 

Ve maalesef ölüm hep birilerinin payına düşüyor. Ama onlara asla.. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder