Sayfalar

7 Kasım 2015 Cumartesi

Hayat herkese ak'ta, bize kara midur??

İstinasız hepimiz çok şaşırdık 1 Kasım seçim sonuçlarına. Hepimiz diyorum, çünkü, o yüzde 49 buçuk bile şaşırmış. Yani ilk defa ülkece aynı noktada buluşup, bir şeye çok şaşırdık..
Şaşırmamızın elbette nedenleri vardı. 7 Haziran sonuçlarıydı bizi şaşırtan. Bir umut doğmuştu yine. Yine her zamanki gibi ülke halkı çok sabırlıdır, susar, görmezden gelir, ama nerde nasıl ses vereceğini iyi bilir teorisi yükselmişti. Hiç birimiz düşünemedik tabi, biz bunlarla oyalanırken onların yine oyun peşinde olduğunu. Meğer terörün âlâsını yapıyorlar ve bundan besleniyorlarmış.. Zaten Arena'nın onlara kaldığı zaman, bi ara seçim propagandası yapan d.oğlu bunu bir tv programı'nda bile dile getirmişti. 10 Ekimdeki Ankara olaylarından sonra oy oranlarının arttığını söylüyordu. Bu kadarda dürüstler bu tip konularda. Ama anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az misali.. Biz yine Sivrisinek dinlemiştik.

Diktatör bir baba'nın evinde estirdiği teröre benziyor bu. Kendimden biliyorum. Korkudan şimdilik sesleri çıkmayan çocuklar gibi, bu ülkenin diğer 51 buçuğu.. Bu çocuklar büyüyor elbet. Bunlar ya boyun eğip, kişiliksiz yoluna devam ediyor ezik bi şekilde, yada ses veriyorlar. Diğerlerine göre asi, isyankar olup, kıyameti koparıyorlar. Olsunda zaten. Bunuda yine kendimden biliyorum.  Bulansın ortalık, tekrar durulması için.  Yada bilemiyorum.. Çünkü, bütün bildiklerimide unuttum artık. Böylede allak bullak ettiler ortalığı. Ayırdılar, böldüler, çarptılar, çıkardılar, topladılar.. Matematik bile şaşırdı..

Her şeyin farkında olmama rağmen, bireysel bir şey yapamıyorsam, o zaman beni yine beni mutlu eden şeylerden beslenmeye devam ediyorum. Nedir bunlar? Fotoğraf çekmek mesela. Bu akşam üzeri evde tuz olmadığını farkedip en yakın markete giderken rastladım Boncuğa. Arada bir yine gelsede, eskisi gibi gelmiyor artık bize, artık dışarıdaki hayatı keşfetmiş. Darısı ülkemdeki insanların başına.. Dışardada bi hayat var!!! Hemde bambaşka.. 

Tanıdı ama beni. Peşimden geldi markete kadar. Yol üzerinde oynaştık biraz. Sonbahar yaprakları düşüyordu üstüne ve gocunuyordu bundan. Bir sürü fotoğraflarını çektim yine. Artık uzaktan seviyoruz birbirimizi. Arada bir uğruyor eve.. Gönül alma bâbında.. Anlıyoruz biz onu.. Evet bizim evin dışındada bir hayat var. O boyun eğmedi bizim ona verdiğimiz sosis, kibrit kutusu büyüklüğünde verdiğimiz peynir ve iki kaşık süte. Ona verdiğimiz sevginin hatrına geliyor. Yoksa ona verdiğimiz o bir avuç yiyeceklere kanacak kadar aptal olmadığını göstermişti bize. Kediler ne istediğini çok iyi biliyor ve o yüzden nankör ilan edilip sevilmiyorlar. Ben çok seviyorum kedileri. Ne istediklerini bilen kişilikli hayvanlar.

Ay, yeter icim disim sonbahar oldu, gökten fare yagsa bana yaprak düser a.q
Bugün Zürich'te Volkan Konağın konseri vardı. Çok istedim gitmeyi ama gidemedim. Insan yalnız başına bi konsere gider mi? Ben gitmem. Deniz'e söyledim, akşam üzeri, iki gün önce söyleseydin giderdik, bende seviyorum onu dedi. Başka programı varmış, elbette onun için önemlidir her ne ise o program, Taylan zaten bi kaç gündür bi garip. Yemek masasında duruşu bile yamuk. Belliki bir sorunu var. Konuşmaya çalıştım, ama konuşmak istemedi. Onada anlayış gösterdim. Artık neyse o derdi, sorunu, henüz sıkılmaya hazır bir sivilceye dönüşmemiş. Kendi kendine olgunlaşmasını bekleyeceğim. "Hangimiz sevmedik çılgınlar gibi" şarkısını çığıracağım geliyor ama, Taylan bu.. Bambaşka şeylerde olabilir. Hayatı ciddiye alan bir genç. Belki uni de sorunları var. Bilemiyorum. Ama çözerim. Çok severim düğüm çözmeyi. Sabır ve sevgi ile gevşer zaten, sonrada gevşeyen o düğümün iplerini çekmek düzeltir. Karışmış bir kolye zinciri gibi. Parmak uçlarında hafifçe ufalayarak gevşemesini sağlamak gibi.

Volkan Konak deyince, belki konserine giderim diyerekten internetten ona ait bilgilere ulaştım. Yeni bir Albüm çıkarmış. "Aleni aleni" şarkısını dinledim bugün ilk kez YouTube tan. Belki bugün 66 kez dinledim. Şarkı sözlerinin içinde şöyle bir nakarat var " ah felek hep inadun banamidur, herkese ak'ta bize karamidur?" Hala dinliyorum bu şarkıyı. Belki 80 olmuştur bu yazıyı yazarken. Hala yukarıdaki yazdığım nakarat dışındaki sözleri ezberleyemedim iyimi..

Seviyorum ben Volkan Konağı. Söyle bir şey söylemişti bi ara, "beni herkes dinlemesin, beni faşistler dinlemesin, beni karısını dövenler dinlemesin, örneğin karısını öldürmüş bir adamın arabasında benim kasetimin, cd'min olması beni çok üzer, demişti. Sonra ben bunu İnternette araştırdım. Varya hani artık böyle bir huyumuz. En son üçüncü kızının olduğu haberi vardı. Ama ne kızlarının ne eşinin, hiç fotoğrafları yok hiç bir yerde. Ne güzel değil mi? Seviyorum böyle sanatçıları. Ama ben oraya gidebilseydim eğer, bir selfie çekelimmi diyecek kadarda cesaretsiz olurdum. Yapamam ben böyle şeyleri. Kendiliğinden gelişirse güzel olur böyle şeyler. Tıpkı geçenlerde Sunay Akın'la olduğu gibi. Yada önceki senelerde Banu Alkanla bi restoranda karşılaştığımız gibi:) ben onlarla değilde onlar benimle fotoğraf çekilmekten mutlu olsunlar istiyorum:)) ha elbette benden farklılar, hepsi güzel insanlar.  ama bende onlardan farklıyım.. Onlar herkes tarafından tanınan bir meslek içinde, ben tanınmayan. Buluştuğumuz payda şu, hepimizin insan olması. Ve bütün insanların yaptığı gibi kuru fasulye yiyip osurabiliyor olmamız. Kuru fasulyesizde oluyor tabiki bu insana dair şeyler..

Başka bu hafta güzel olan bir şey daha vardı. Oda şu; Aşure ayı ya. Ben geçen yıla kadar 30 yıldır Aşure yememiştim. Geçen yıl bir iş arkadaşımın annesi Aşure yapıp göndermişti. Çok mutlu olmuştum. Ve çok lezzetli yapmıştı. Mardinli, hiç tanımadığım bir kadındı. Sonra o Aşure kabını boş göndermek için bir kart yazıp, birde içine küçük bir çikolata koyup geri göndermiştim, kızı aracılığı ile. Ve kızına demiştim ki, sen okuma, bunu annene ilet. Kızı bana demişti ki; zaten ona ben okuyacağım bunu, annen okuma yazma bilmiyor. Dumura uğramıştım tabi.

Bu sene yine göndermiş. O nasıl güzel bir Aşureydi? Tadı, yoğunluğu. Mükemmeldi. Arada bir ağız ucuyla sordum ev ahalisine Aşure yermisiniz diye? Pek duyan olmadı, duyanda şimdi değil, dedi. Hepsini kendim yedim. Çok lezzetliydi. Allah kabul etsin mi denir, bilmiyorum. Ama her neyse o dilek, işte o olsun.. Ben yine ellerine sağlık dedim. Ama tanımıyorum ki o kadını. O zaman Aşure kabının içine badem özlü bir el kremi koydum, o güzel elleri ile seneye bana yine Aşure göndermesi dileğimle birde kart yazdım yine. Bunlar hep hiç tanımadığın insanlarla uzaktan kucaklaşma şeklidir işte. 

Ben hala şu şarkıyı dinliyorum bu akşam. Bu şarkıya nasıl coşmuştur Zürich bu akşam. Ama ben Berndeyim. 




1 yorum:

  1. Özgür ruhu sevmek böyle işte. O ne kadar verirse o kadar alırsın. Boncuktan bahsediyorum:))

    YanıtlaSil